27 Eylül 2011 Salı

tuzla buz

Dilim uyuşuk benim
dilim kesilmiş zamanında
iki kere iki dört dedin
kekeledim

ama gülümsettim kaç defa
kaç defa sesin yankılandı kulaklarda
kaç defa inlettim
kaç defa topladım seni
kaç defa tat verdim
arkana yaslandım kaç defa
hiç korkmadan güvendim
kaç defa saçını okşadım
sonsuzmuşcasına
hiç bitmeyecekmiş gibi
geceleri ağladım bitmesin diye
kendimi bitirdim
seni bitiremedim

sana dayatılan hayata kafa tuttum kaç defa
kendimi dayatmamak için kaçtım usulca
beceremedim
dudaklarımı gömdüm gözlerine
sözlerimi gör istedim

ben daha eksiktim fazlalıklardan
seninle ölmek istiyorum dedim
ben seninle yaşamak istiyorum dedin
zamana sözünü geçiremedin

dirseklerim dizlerim kanıyor
kalbimdeki yaraları iyileştirdim
bin doz öfke yerine
bin doz sevgiyle geldim
sevemedin

dilim uyuşuk benim
dilim zehir
kelimeleri bin parça ettim
meyve bıçağı kullanmışım
affedemedin

sınırı yok bu işin
sınırlar an'da
kulaklarımda hep
seni seviyorum deyişin
yıkık evim
yatağım yarama tuz
duvarların rengi önemsiz
duvarlar yok
duvarlar tuzla buz !