21 Şubat 2010 Pazar

Dokunmak

Gerçekliğe karşı içgüdüsel nefret : Aşırı bir acı ve uyarılma
duyarlılığının, her dokunuşu çok derinden duyumsadığı için artık
«dokunulmak» istemeyen bir duyarlığın sonucu.

12 Şubat 2010 Cuma

Yaftalanan hayat seni seviyorum

Yaftalamak pek söylemezdik bu sözüğü taa ki Zaman gazetesinin reklamına kadar.. Durduk yerde ben bunu yapmadım demek de yapmış olduğunu gösterir derdi bi hocamız... Onlar için bunu düşünmek gerek herhalde...
Biri size şöylesin diyor ve evet öyleyim de aslında değilim deyip bunun mücadelesini veriyorsanız farklı koşullarla savaşıyorsanız acınızı en son delirip gülmekte bitiyor. Her neyle uğraştıysam neye hassasiyetim varsa onla yaftalanıyorum. Hayata karşı duyarlılık hastalığı.

Düşüncenin pek bi değeri yoktur eylemlerdir aslolan der büyükler ama düşünmeden edemezsiniz ve bir işaret belirir. Tam o anda tekrar yaftalandığınız şey olmadığınız aklınıza geliverir.

Her şey bitti zor artık derken mutsuzluğun dibine vurmuşken önümde yaşlı bir kadın düştü ve ben onu tutabildim. İşe yaradım lan oley be dedim...Bu tabi yaftalandığım şey değildi ama yine de kendimi iyi hissetmiştim hayata dönme işareti...

İyi kötü ahlak doğru yanlış hata pişmanlık bunlarınne saçma olduğunu ve aslında uydurduğumuzu düşünürken aslında hiçbirinin öneminin olmadığını fark ettim. Her şey insanların egosu için var. Nasıl kendinizi iyi hissediyorsanız. Hayvandan ayrıldığımız insanlık bizi daha aşağıda kılıyor aslında. Çünkü

— Konuşabilen bir hayvan şöyle demiş:

“İnsancıllık, en azından
biz hayvanların acısını çekmediği bir
önyargıdır."



Sevgi hakkında pek bi düşüncem yok. Sadece seviyorum o kadar. Bir var bir yok çünkü. Kolun kesilmiş gibi hissetsen de sevgini söyleyemesen de kendine yine kendin kalıyorsun. Gereksiz hallerle uğraşmak, salt olanın ne olduğunu bulamamak, her şeyin bir çıkar savaşına döndüğünü görmek... Amaçlarla, araçların sapıtması seni çileden çıkarıyor.

Tam ağlarken gülmek hayata kocaman gülebilmek sanırım yaşamak bu!!!!!!!

Keni dünyana sahip olmak, inadına yenilmemek, ve seni ne kadar az insan anlıyor. Bunun özel bir şey olduğunun farkına varmak aksi takdirde bir değerin olmazdı. Niçe okurken hazdan gebermek. Hayat seni seviyorum karar verdim ve cinleri. İnsanlar için bir şey diyemeyeceğim.

Çevremde cinler olsun isterim,
çünkü yürekliyim ben.

Hayaletleri
kaçırtan yüreklilik,
cinler yaratır kendine...
Yüreklilik
gülmek ister.

6 Şubat 2010 Cumartesi

Yalnız kalsın dediğin birine

Sürümcemede şeylerden oldum olası sıkılmışımdır. Sen serin kalmak isterken birinin yalnızlığı seçmek istediğini de öğrenmek oldukça hoş!
Nedir peki yalnızlık? Mesela şu an evde muhabbetin dibine vurduk ve sabah 5 suları ama ben önümdeki bu sayfayla paylaşmayı tercih ediyorum düşüncelerimi? Ben şimdi yalnız mıyım?

Ya da birbirine bağlı hissederken yine düşüncelerim bana kalmaycak mı? Aslında paylaştığım o an! Ben değilim. Düşüncelerim duygularım değil. Kendi kendini deneyimliyorsun aslında. Bu konu hakkında böyle düşünüyormuşum diyorsun. Buna bu duyguyu besliyormuşum diyorsun. Sevmek ne peki? Emek gördüğün yere meyletmek.

Ayrılık? Yalnız kalma istemi. Neyden yalnız kalıyorsun. Kendinden... Huzur istemen kendine tahammül edememen.

Bunları neden düşünüyorum ki? Ne için?
Yine bir şey çözümledim. Nedenlerin bazı sonuçları doğurması durumu ve durumların senin davranışlarını değiştirmen gerektiğinin sinyallerini vermesi..

Eee kızım ama sen busun. Bu senin istemin. Gücün. Düşüncen. Başka bir güneşe yine parlarsın ve parladıkça kendi ışığını görürsün!!
Ölene dek ya da yaşayana...